Notice: _load_textdomain_just_in_time işlevi yanlış çağrıldı. Translation loading for the graphene domain was triggered too early. This is usually an indicator for some code in the plugin or theme running too early. Translations should be loaded at the init action or later. Ayrıntılı bilgi almak için lütfen WordPress hata ayıklama bölümüne bakın. (Bu ileti 6.7.0 sürümünde eklendi.) in /home/u4474760/public_html/wp-includes/functions.php on line 6114
3. Ulusal İşçi Sağlığı Kongresi Sonuç Bildirgesi – İNŞAATTA İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ

3. Ulusal İşçi Sağlığı Kongresi Sonuç Bildirgesi

2-3-4 Aralık 2011 tarihlerinde Ankara’da yapılan 3. Ulusal İşçi Sağlığı Kongresi Sonuç Bildirgesi

Çalıştığı işyerindeki işçi sayısına bakılmaksızın her çalışanın işyeri hekimi ile buluşması sağlanmalıdır.

Çalıştığı işyerindeki işçi sayısına bakılmaksızın her çalışanın işyeri hekimi ile buluşması sağlanmalıdır.

50’den az işçi çalıştıran işyerlerinde (işyerleri toplamının %98,5) işçi sağlığı iş güvenliği hizmetlerinin dondurulması bu alandaki en önemli engel olup bu nedenle 50’nin altında işçi çalıştıran işyerlerinde ortak sağlık birimi kurulması zorunlu hale getirilmelidir. Bu konuda Çalışma Bakanlığı, yerel yönetimler, sendikalar, meslek birlikleri (TTB, TMMOB) tıkanma noktalarının birlikte aşmalıdırlar.

Çalışanların çalışma koşullarından kaynaklanan her türlü riski bilme hakkı gözetilmeli üretim sürecine katılan her maddenin riskleri konusunda çalışanlar aydınlatılmalıdır.

Sendikaları güçsüz kılmayı hedefleyen antidemokratik yasalar işçi sağlığındaki olumsuz tablonun oluşmasına yol açan bir politikanın ürünüdür. Sendikaların güçsüz olduğu yerde işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerini tam anlamıyla uygulatmak çok zordur. Çalışanlar üretimden gelen güçlerini iş sağlığı ve iş güvenliği alanında da göstermelidirler.

Toplu iş sözleşmelerine işçi sağlığı-iş güvenliği ile ilgili maddeler konulmalı ve bu konu sendikalarca önemsenmelidir.

Esnek üretim, tam zamanında üretim, toplam kalite yönetimi gibi üretim süreçleri çalışanların sağlık ve güvenliğini olumsuz yönde etkilemektedir. Bu ortamda işverenler, çalışanların sadece emeklerini değil, ruhlarını da satın almak istemektedirler. Bu üretim süreçleri çalışanların örgütlenmelerinin önünde ciddi bir engel oluşturmaktadır. Dolayısı ile ülkemizde yeni yeni gündeme gelen ve işletmelerde uygulanan bu süreçler sendikalar-meslek birlikleri tarafından yakından izlenmeli ve çalışanların sağlığına ilişkin olumsuz etkileri gözlenmelidir.

İşyeri temsilcilikleri dahil bütün sendikal kadrolara işçi sağlığı ve iş güvenliğinin önemi kavratılmalı bilgi birikimleri ve bilinçleri geliştirilmelidir.

Meslek hastalıkları ile ilgili istatistikler gerçeği yansıtmamaktadır. Meslek Hastalıkları Hastaneleri işlevine uygun çalışmamaktadır. Meslek Hastalıkları Hastaneleri işler hale getirilmeli ve yaygınlaştırılmalıdır.

Meslek hastalıklarının tanı ve takibinde işyeri hekimine yetki verilmeli, Meslek hastalığı ön tanısında İşyeri hekimi, çalışanı meslek hastalıkları hastanesine sevk edebilmelidir.

İşyerlerinin denetlenmemesi işverene istediğini yapma istemediğini yapmama serbestliği tanımaktadır. Bu nedenle halen %6 dolayında olan Çalışma Bakanlığı’nın denetlemelerinin sağlanabilmesi için iş müfettişlerinin ve özellikle hekim iş güvenliği müfettişlerinin sayısı attırılmalıdır.

Oldukça geniş, dağınık ve günün koşullarına denk düşmeyen İşçi Sağlığı İş Güvenliği ile ilgili Yasa, tüzük ve yönetmelikler tekrar gözden geçirilmeli ve mevzuat tek elde toplanmalıdır.

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği konusundaki önlemler işyerinin üretim projesi aşamasında ele alınmalı, işyerinin mekan seçiminden, üretim teknolojisi, kullanılacak hammaddelerin sağlığa ve çevreye etkileri gibi konular, çalışanların sağlık ve güvenlikleri gözetilerek kararlaştırılmalıdır. Çalışanların daha ilk başta karar alma süreçlerine katılımı sağlanmalıdır.

Özerk ve demokratik bir SSK yapılanması sağlanmalıdır.

Devlet işçi sağlığı alanındaki bu olumsuz tabloya sosyal devlet olma anlayışı gereği seyirci kalmamalıdır.

Devlet kaçak işçilikle mücadele etmelidir. Sigortasız ve sendikasız çalıştırma işçi sağlığı ve iş güvenliği hizmetlerini askıya almaktadır.

Sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesi/ticarileştirilmesi politikaları çalışanların sağlığını olumsuz yönde etkilemektedir.

İşçi tanımı iktisadi zor karşısında emeğini satmak zorunda olan kişi olarak algılandığından işçi ve memur ayrımı yapay bir ayrımdır. Çalışanları işçi, memur, sözleşmeli personel şeklinde sınıflandıran yapay ayrım kaldırılmalıdır. Bu nedenle işçi sağlığı kavramı ÇALISANLARIN SAĞLIĞI olarak değerlendirilmelidir.

İş kazaları önlenebilir kazalardır her işyerinde kazadan korunma programları hazırlayarak işverenler bu alanda üzerlerine düşen görevleri yapmalıdırlar.

Çalışanlar, taşeron olarak hizmet veren işyerlerinde sağlıklı olmayan koşullarda çalışmaktadırlar. Taşeronlaşma çalışanları sağlığının ötesinde örgütlenmelerinin önünde de olumsuz bir etkendir. Devlet taşeronlaşmaya seyirci kalmamalıdır.

Medya çalışanları da ciddi sağlık ve güvenlik sorunları ile karşı karşıyadırlar.

Çalışanların medyada gündem olması medya işverenlerinin engeli ile karşılaşmaktadır. Bu engel sendikalar- meslek birlikleri ve tüm çalışanların örgütlü ve bilinçli karşı duruşları ile aşılabilir.

İş güvenliği mühendisliğinin ayrı bir mühendislik dalı olması iş güvenliği alanına olumlu katkılar sağlayacaktır.

Çalışanların sağlık ve güvenliğine ilişkin kararlı tutum tüm taraflarca sürdürülmeli -sürdürülmesinin kanalları açılmalıdır.

Çalışanların sağlığı ile ilgili Kongreler daha sık aralıklarla yapılmalıdır.

Çalışma Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Üniversiteler, İşçi ve İşveren Sendikaları, TTB ve TMMOB’nin de içinde olduğu ÇALIŞANLARIN SAĞLIĞI ve GÜVENLİĞİ ENSTİTÜSÜ kurulmalıdır.

Bu enstitü özerk olmalı ve siyasal iktidarların politikalarından etkilenmemelidir. TTB yasal sürecin olgunlaşması sürecinde Enstitüyü hayata geçirip meşru zemini yaratmalıdır.

TTB’nin çalışanların sağlığı alanındaki gayreti tüm taraflarca olumlu karşılanıyor olsa da sendikalar-diğer meslek birlikleri, işverenler ve devletin de üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmesi gerekmektedir.

Kadın çalışanların sosyal problemlerine yönelik olarak işveren gerekli desteği sunmalıdır.

Kadın çalışanlar İSİG kurullarında temsil edilmelidirler.

Çalışma yaşamının en önemli sorunlarından bir tanesi de çocuk çalıştırılmasıdır. Olumsuz koşullarda çalıştırılan çocuk işçilerin sağlık ve güvenliğini tehlikeye sokan, emeklerini sömüren koşulların iyileştirilmesi gerekmektedir. Tüm kuruluşların bu konuyu yakından takip etmesi ve önlem alması için projeler hazırlanmalıdır.

Çalışanların sağlığı alanındaki olumsuz tablonun düzelmesi emekten yana politik iktidarların sürece damgasını vurması ile özlenen çözüme ulaşacaktır.

Bu yazının kalıcı bağlantısı http://insaattaisguvenligi.com/2011/12/30/3-ulusal-isci-sagligi-kongresi-sonuc-bildirgesi/

Bir yanıt yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.