Şubat ayında 42 işçi hayatını kaybetti
01.03.2012 Yangın Kulesi
2 Mart 2012 Cuma günü, İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi olarak aylık iş cinayetleri raporunu açıkladık. Taksim Meydanı’nda forum şeklinde başlayan açıklamamıza Enerji-Sen üyesi taşeron BEDAŞ işçileri yoğun olarak katıldı. Yaklaşık 200 emekçinin katıldığı eylem BEDAŞ Genel Müdürlüğü önüne sloganlarla yürüyerek devam etti…
Her ay başında bir ay evvel gerçekleşen iş cinayetlerini, bir sektöre vurgu yaparak açıklıyoruz. Şubat ayı iş cinayetleri raporuna ve enerji sektörüne değindiğimiz açıklamamıza saat 13.50’de Taksim Tramvay Durağı’nda başladık. 200 emekçinin katıldığı eylemimizin ana gövdesini, bileşenimiz Enerji-Sen üyeleri oluşturdu. TMMOB İstanbul bileşenleri, Nakliyat-İş, Sine-Sen, Limter-İş, Dev Sağlık-İş, Hava-İş, İstanbul Tabip Odası… birçok siyasi parti ve örgüt ile işçi ailelerinin katıldığı açıklamamızın ilk kısmında bir açık hava forumu gerçekleştirdik.
İlk sözü Enerji-Sen Genel Başkanı Kamil Kartal aldı ve Adana Kozan’daki Gökdere HES’te meydana gelen işçi katliamı sonrasında bölgede yaptığı incelemeleri aktardı. Yaptığı incelemeler ve görüşmeler sonrasında kazanın nedeninin inşaatın hızla bitirilmeye çalışılması, güvencesiz çalıştırma ve taşeron sistemi olduğunu söyledi. Bölgede işsizliğin yoğun olduğunu, özellikle gençlerin güvencesiz, bir ekmek parasına çalışmak zorunda kaldığını kaydeden Kartal, “Halk ciddi anlamda sindirilmiş. Kazadan sonra devlet imamıyla, diyanet başkanlarıyla köylüler üzerinde ciddi bir baskı kurmuş durumda. Tazminat ödeneceği, kayıp işçilerin bulunacağı, ölen işçilerin yerine her aileden bir kişinin barajda çalıştırılacağı gibi çeşitli vaatlerle tepkiler dindirilmeye çalışıyor” dedi.
Daha sonra sözü Elektrik Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Beyza Metin söz aldı. Metin, ilk olarak Orman ve Su Bakanı Veysel Eroğlu’nun Adana’dak iş kazasıyla ilgili basına gerçek dışı beyanlar verdiğini belirtti. Eroğlu, DSİ’nin bölgeyi denetlemesi gerektiğini ancak konuyla ilgili çıkarılan yasanın yürürlüğünün TMMOB’nin itirazıyla durdurulduğunu söylemişti. Metin, “Bu durum DSİ’nin denetleme yetkisini elinden almaz. Denetleme DSİ’nin görevidir” dedi. Metin, bakanın sözünü ettiği yasanın kamu denetimini kısıtladığını da sözlerine ekledi.
Metin’in ardından DİSK Genel Başkan Yardımcısı ve Nakliyat İş Genel Başkanı Ali Rıza Küçükosmanoğlu söz aldı. Küçükosmanoğlu, Adana’daki iş kazasından önce işçilerin çatlaktan su sızdığını görüp şeflerini uyardıklarını ancak şeflerin işçilerin uyarılarını dikkate almadıklarını söyledi.
Küçükosmanoğlu’nun ardından Limter-İş Genel Başkanı Kanber Saygılı söz aldı. Limter-İş Genel Başkanı Kanber Saygılı, Şubat ayında Tuzla Tersanesi’nde meydana gelen iş kazalarına dikkat çekti. Sadece Tuzla’da değil bütün çalışma alanlarında iş kazalarının yaşandığını kaydeden Saygılı, bunun Türkiye’nin en temel sorunlarından olduğunu vurguladı. “Bu sorun gerek patronlar tarafından gerekse patronların bir dediğini iki etmeyen AKP Hükümeti tarafından görmezden geliniyor” diyen Saygılı, taşeronluk sisteminin iş cinayetlerini kat kat arttırdığına dikkat çekti. Saygılı şunları söyledi: “Coğrafyamızın en temel sorunu olan yaşam hakkı sorunu acilen çözüm bekliyor. Bunun için; nasıl ki sömürüye, baskıya, devlet terörüne, halkımızı ve halklarımıza yapılan zulme ve inkara karşı, sömürgeciliğe karşı ortak mücadele gerekiyorsa iş cinayetlerine karşı da ortak mücadele gerekiyor.”
Saygılı’nın ardından 3 Şubat’ta İstanbul Alibeyköy’de elektrik akımına kapılarak kolunu kaybeden BEDAŞ bünyesindeki taşeron şirkette çalışan enerji işçisi Seyithan Ağır’ın ağabeyi Hadi Ağır söz aldı. Kardeşinin halen İstanbul Üniversitesi Cerrahapaşa Tıp Fakültesi Hastanesi’nde yattığını belirten Ağır, gerekli önlemler alınsaydı, kardeşinin kolunun yerinde olacağını belirtti ve “Dilerim kimse bizim yaşadığımız acıyı yaşamaz” dedi.
Ağır’ın ardından 2 sene önce BEDAŞ’a bağlı taşeron şirkette çalışırken iş kazası sonucu hayatını kaybeden enerji işçisi Erkan Keleş’in ağabeyi Haydar Keleş söz aldı. Keleş, 2 yıldır adalet mücadelesini sürdürdüklerini söyledi. Kardeşinin 35 bin vatta, hiçbir teknik eleman desteği, uzman olmadan güvencesiz koşullarda çalıştırıldığı için yaşamını yitirdiğini belirten Keleş, “Büyük bir acı yaşadık, yaşıyoruz. Dilerim kimse bunu yaşamaz. Biz sadece adalet istiyoruz” diye konuştu.
Konuşmaların ardından BEDAŞ Genel Müdürlüğü’ne yüründü. Yürüyüş boyunca “Kaza değil bu bir katliam”, “Güvenceli iş güvenli gelecek”, “İnsanca bir yaşam istiyoruz”, “Kaza, kader değil iş cinayeti” sloganları atıldı.
BEDAŞ Genel Merkezi önüne gelindiğinde Enerji-Sen Genel Başkanı Kamil Kartal bir konuşma yaptı ve iş kazalarının nedeninin taşeron sistemi ile güvencesiz çalıştırma olduğunu yineledi. Kartal’ın konuşmasının arından İSİG’in şubat ayı raporunu Enerji-Sen üyesi Efkan Sarı okudu. Basın açıklamasının ardından eylem son buldu.
İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi
Basın Açıklaması Tam Metin
İş cinayetleri devam ediyor…
Şubat ayında 42 işçi hayatını kaybetti
İş cinayetleri kadın, erkek demeden, ülkemizin dört bir yanında Şubat ayında da devam etti. Yazılı, görsel ve dijital basından tespit edebildiğimiz kadarıyla bu ay en az 42 işçi hayatını kaybetti.
Ölümler en çok enerji, inşaat ve gıda sektöründe yaşandı…
Elektrik çarpması ve direkten düşmelerle gündeme gelen enerji sektöründe bu sefer baraj kapaklarının patlamasıyla 10 işçi hayatını kaybetti. İnşaatlarda ise bu ay özellikle binalardan düşmeler ve nesne düşmeleri görüldü ve 7 işçi arkadaşımız can verdi. Gıda sektöründe ise 4 işçi hayatını kaybetti. 4 Şubat’ta ise tersanelerde tespit edilebilen 147. cinayet yaşandı. Tuzla’da bulunan Mengi Yay Yatçılık’ta kaplama yapılan alanda bulunan parlayıcı maddelerin peşpeşe patlaması sonucu 4 işçi yaralandı. Yaralanan işçilerden Ümit Damgacı’nın vücudunda yüzde 50 civarında bir yanık oluştu ve Ümit arkadaşımız 14 Şubat’ta aramızdan ayrıldı.
İş cinayetleri Adana, İstanbul, İzmir ve Hatay’da yoğunlaştı…
Şubat ayında tespit edebildiğimiz 42 iş cinayetinde 11 ölüm Adana’da, 8 ölüm İstanbul’da, 4 ölüm İzmir’de ve 3 ölüm Hatay’da yaşandı. Adana’da biri hariç ölümlerin nedeni baraj patlamasıydı. İstanbul’da ise Sultangazi’de bulunan bir metal fabrikasında çıkan yangında Serkan Aydın ve Murat Özkan yaşamını yitirdi. Serkan, Kars’tan çalışmaya gelmişti ve kalacak yeri yoktu. Murat ise kar yağışı nedeniyle ertesi gün işe geç kalmamak için fabrikada kalmıştı. Bu noktada geçen ay vurguladığımız işçilerin barınma sorunun iş cinayetlerinin nedeni olduğunu tekrar hatırlatıyoruz: Barınma sorunu, çalışma hayatının bir parçasıdır…
BEDAŞ’ta işçi sağlığı ve güvenliği önlemleri alınsın…
3 Şubat’ta saat 11.00 civarında BEDAŞ Gaziosmanpaşa taşeron arıza şirketi Aram çalışanı Seyithan Ağır, Alibeyköy Barajı yakınındaki bir trafonun üstünde arıza sorununu giderirken 35 bin volta kapıldı ve kolunu kaybetti. Seyithan arkadaşımızın kolunu kaybetmesinin nedeni alınmayan işçi sağlığı ve güvenliği önlemleri, uzun ve yoğun çalıştırma idi. İki yıl önce de taşeron işçi arkadaşımız Erkan Keleş, onarım için çıktığı direkte elektrik akımına kapılarak can vermişti. Bilirkişinin hazırladığı raporda taşeron şirket ve hiyerarşik olarak tüm BEDAŞ yönetimi suçlu ve kusurlu bulunmuştu…
“Vinç operatörü pahalı kiralarız daha iyi”, “İş güvenliği görevlisi gereksiz, telefonda bilgi veririz”, “İşçi güvenliği için gerekli ekipmanlar çok pahalı, alamayız” ve “Az işçi çalıştır, çok çalıştır” gibi uygulamalar biz BEDAŞ işçilerinin sağlığımızı kaybetmemize neden oluyor. Bu baskılara boyun eğmeyeceğiz. BEDAŞ’ta işçi sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için mücadelemizi güçlendireceğiz.
HES’ler hem doğayı hem işçileri katlediyor…
Son yıllarda halkın doğayı ve yaşam alanlarını savunmak için hidroelektrik santrallere karşı Artvin’den Munzur’a kadar mücadele ettiğini biliyoruz. Diğer yandan artan HES inşaatlarında her geçen gün bir iş cinayeti haberi alıyoruz. Geçtiğimiz ay Maraş’taki Kandil Barajı’nda üç arkadaşımızın hayatını kaybettiğine dikkat çekmiştik. İşte yine bir HES faciası daha yaşandı. 24 Şubat’ta Adana Kozan’da yapılan Gökdere Köprü Barajı inşaatında meydana gelen patlama sonucu sulara kapılan 3 işçi arkadaşımızın cenazesine ulaşıldı, 7 arkadaşımızdan haber alınamıyor. Bölgede incelemelerde bulunan İnşaat Mühendisleri Odası ve Enerji-Sen yetkililerinin verdikleri bilgilere göre katliam şöyle gelişmişti:
Gökdere Köprü Barajı’nda inşaat tamamlanmadan su tutulmaya başlanmış ve tünelde işçiler çalışmaya devam etmiştir. Mekanik tünel kapağını destekleyen betonarme yapıda kopmalar meydana gelmiş ve kapak arkası tıkaç betonları yapılmamıştır. Yine tünel kapağı ve bağlantıları azami su basıncına dayanıklı bir şekilde yapılmamıştır. Bunların sonucu olarak mekanik kapak basınca dayanamamış ve patlamıştır.
Baraj işçilerinin ölümünün nedeni, su kaynaklarımızın sermayeye peşkeş çekilmesi ve güvencesiz çalışmadır. Bu katliamın sorumluları ise, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Orman ve Su İşleri Bakanlığı başta olmak üzere AKP iktidarı, barajın sahibi EnerjiSA ve inşaatı yapan Cengiz-Özaltın şirketleridir.
Bizler, İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi olarak, yaşanan iş cinayetlerinin takipçisi olacağız. Bu doğrultuda ülkemizdeki bütün emek örgütlerini, sağlıklı ve güvenli çalışma mücadelesini yükseltmeye ve İşçi Sağlığı ve Güvenliği Meclislerini oluşturmaya çağırıyoruz.
İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi